Aerosol Yangın Söndürme Sistemleri




Aerosol; Dünya genelinde iklim değişikliklerinin önüne geçmek, sera salınımı gazı sonucunda kısıtlamalar getirmek ve küresel ısınma etkilerini azaltmak amacıyla hazırlanan ve kabul edilen Viyana Sözleşmesi, Montreal Kyoto Protokkellerinin yürürlüğe girmelerinin ardından, Halon gazları içeren taşınabilir yangın söndücürülerin ve sabit yangın söndürme sistemlerinin kullanımının yasaklanması ve yangın söndürme sistemlerinde Halon gazlı yangın söndürücülerin yerini alabilecek alternatif yangın söndürücü maddelere ihtiyaç duyulması ile 1990'lı yıllarda aerosol yangın söndürücülerin kullanımı yaygınlaşmaya başlamıştır. Aerosol yangın söndürücüler, sıcak aerosol söndürücüler sınıfına aittirler ve yüksek yangın söndürme verimliliğine sahip olmaları, yapılarının basit, kullanışlı ve modüler olması, basınçlı ve sızdırmaz bir kaba ihtiyaç duymamaları, uzun servis ömrüne sahip katı tabletler halinde yangın söndürücü kimyasal madde içermeleri, servis ve bakım kolaylığına sahip olmaları, Ozon Zararı Potansiyelinin (ODP) ve Küresel Isınma Potansiyellerinin (GWP) sıfır olması ile çevreye zararsız olmaları ve sahip oldukları çok iyi Fiyat-Performans oranı ile en çok tercih edilen yangın söndürücülerdendir.


Aerosol Yangın Söndürücüler; yangına kimyasal ve fiziksel olarak müdahale ederler ve temelde yangının kimyasal reaksiyon zincirini kıracak şekilde ve aerosol partiküllerinin sahip oldukları çok yüksek yüzey alanı ile yangın besleyen hidrojen ve hidroksil radikalleri gibi serbest radikalleri kendisine çekip absorbe ederek etki gösterirler. Bu esnada ortamdaki oksijen miktarını önemli bir şekilde değiştirmedikleri ve çevredeki canlılar için kritik bir seviyeye düşürmedikleri için içerisinde insan veya diğer canlıların bulunduğu ortamda da kullanılabilirler.

Aerosol yangın söndürücüler devreye girdiklerinde, söndürücü bünyesinde başlayan redoks (redüksiyon-oksidasyon) reaksiyonu sonucunda, etkili yangın söndürücü özellik gösteren ve genel ağırlığı 2 mikron ve daha küçük boyutlu partiküllerden oluşan yoğun bir sis üretirler. Bu sis içerisinde alkali toprak metallerinin karbonat ve bikarbonatlı bileşikleri, azot, karbondioksit ve bir mikrat su buharı bulunur ve yanma reaksiyonu esnasında açığa çıkan kararsız ürünler olan ve yanma reaksiyonu besleyerek yakıt gibi vazife gören serbest radikaller olarak adlandırılan hidrojen ve hidroksil bileşikleri ile reaksiyona girerek onları absorbe ederler ve yanma zincir reaksiyonuna tekrar dahil olmalarını engellerler. Böylece kimyasal yanma reaksiyonu zinciri kırılmış ve yangına müdahale edilmiş olur. Aerosol yangın söndürücüler, sağlam bir metal gövdeye sahiptirler ve içerisinde basınç depoalamadıkları ve sıvı veya gaz halde bir söndürücü madde barındırmadıkları için sızrıdmazlık gerektirmezler. Ayrıca ürettikleri çok küçük boyutlu yangın söndürücü özelliğe sahip partiküller, aerosolün içinde bulunduğu hacmi tamamen doldurarak boru ve nozullara ihtiyaç olmaksızın yangın söndürme işleminin gerçekleşmesini sağlar.

Aerosol Yangın Söndücülerin Etkili Olduğu Yangın Türleri;

Aerosol yangın söndürücülerkapalı ortamlarda aşağıdaki yangın sınıflarında etkili olarak kullanılırlar.

A Sınıfı Yangınlar: Ahşap, kömür, kağıt ot, tekstil ürünleri, plastik vb gibi katı organik madde yangınları.
B Sınıfı Yangınlar: Benzin, mazot, fuel-oil, madeni yağlar, boya, vernik, tiner, alkol, aseton, tutkal gibi sıvı yanıcı madde yangınları.
C Sınıfı Yangınlar: LPG (sıvılaştırılmış petrol gazı), propan, doğal gaz, metan, hidrojen, asetilen gibi yanıcı gazlar ve basınç altında sıvılaştırılmış gaz haldeki madde yangınları.
Elektrik ve elektronik cihazlarda, transformatörlerde, elektrik dağıtım sistemleri ve panolarında, bilgisayar ve bilgi işlem sistem kabinetlerinde, telekomünikasyon cihazlarının bulunduğu yerlerde oluşan yangınlarda.
 
Aerosol Yangın Söndürme Sistemlerinin Avantajları;

Basınçlı kapların kullanımını gerektirmez. Kaçak veya sızdırmazlık sorunu yoktur.
Boru ve nozul kullanımına gerek yoktur. Sistem aktive edildiğinde açığa çıkan söndürücü gaz, tüm kapalı hacmi doldurur.
Kurulumu ve montajı kolaydır.
15 yıl bakım gerektirmeden kullanılabilir.
Valf veya mekanik bir aktivasyon cihazına ihtiyaç olmadan doğrudan elektrik sinyali ile devreye sokulabilir.
Sağlam ve kompakt gövde yapısına sahiptir. Az yer kaplar.
Toksit veya korozif etkisi yoktur. Çevreye ve canlılara zarar vermez.
Aktivasyon sonrasında çevresinde kalıntı veya tortu bırakmaz.